VUK 359 (Kaçakçılık Suçları ve Cezaları)
Konuyla İlgili Kanun Maddeleri: 213 s.VUK 359, 5237 s. TCK m.43, m53.
Vergi Usul Kanunun 359.maddesinin yarattığı mağduriyet bir süredir tartışılmaktadır. Bu maddenin yarattığı mağduriyete ilişkin haberler yapılmakta, mağduriyet dile getirilmeye çalışılmaktadır.
Peki bu mağduriyet neden yaşanmaktadır? Yargıtay'ın VUK 359'a ilişkin vermiş olduğu kararlar nasıldır, inceleyelim. VUK 359 epey uzun sayılabilecek bir maddedir. Şöyle ki;
Kaçakçılık Suçları ve Cezaları
Madde 359 - (Değişik: 23/1/2008-5728/276 md.)
a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,
2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, Hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.
b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.
c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
ç) (Ek:29/4/2021-7318/4 md.) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.
İddianamede VUK 359'un yanında yer alan TCK'nın 43 ve 53.maddeleri ise şu şekildedir;
Zincirleme suç
Madde 43-
(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29/6/2005 - 5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.(1)
Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma
Madde 53-
(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (.) , c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, Yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
(3).
(4).
(5).
(6).
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 21.01.2002 tarihli 2001/11356 E. ve 2002/317 K. Sayılı kararı;
İki adet mal alış faturasının miktar ve tutarlarında tahrifat yapan sanığın eyleminin, 213 sayılı Yasanın 359/a-2 maddesinde öngörülen "muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmak" suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sahte belge düzenlemek ve kullanmak suçuyla ilgili aynı yasanın 359/b-1 maddesiyle hüküm kurulması hatalıdır.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 04.03.2020 tarihli 2018/6862 E. ve 2020/2143 K. Sayılı kararı;
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/a-2. maddesinde düzenlenmiş olup, "Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir." şeklinde tanımlanmış, Dairemiz kararlarında da VUK'nin 359/a-2. maddesi "Gerçek bir muamelenin miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde belgeye yansıtılması, belge konusunun adet, miktar, fiyat veya tutar yönlerinden eksik veya fazla gösterilmesidir." şeklinde açıklanmıştır. Yine 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/b-1. maddesinde sahte belgenin tanımı yapılmıştır. Buna göre; gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir. Satın alınmayan mal veya hizmet için alınmış gibi fatura düzenlenmesi faaliyeti sahtecilik, düzenlenen fatura da sahte belgedir.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 27.12.2017 tarihli 2017/7858 E. ve 2017/9446 K. Sayılı kararı;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde sahte belgenin tanımı yapılmıştır. Buna göre; gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir. Satın alınmayan mal veya hizmet için alınmış gibi fatura düzenlenmesi faaliyeti sahtecilik, düzenlenen fatura da sahte belgedir. Bu itibarla, belgesiz yapılan alım ve hizmetlerin başka bir mükellefin belgesiyle veya sahte belgeyle belgelendirilmesi halinde belgenin gerçek bir muamele veya duruma dayanmadığından sahte olduğunun kabulü gerekir. Sanığın, alımlarını gerçekte mal aldığı mükellefler yerine sahte fatura düzenleyicisi olduğu tespit edilen şirketten temin ettiği, farklı tarihlerde düzenlenmiş sahte faturalarla belgelendirmek suretiyle gelir vergisi ziyaına sebebiyet vermek şeklinde kabul edilen eyleminin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesinin (b) fıkrasında tanımlanmış olan zincirleme şekilde "sahte fatura kullanmak" suçunu oluşturacağı gözetilmeden, zincirleme suç hükümleri uygulanmaksızın "muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura kullanmak" suçunu oluşturacağının kabulü ile suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 08.01.2019 tarihli 2017/7823 E. ve 2019/127 K. Sayılı kararı;
Sanık hakkında "2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak" suçlarından kamu davası açıldığı, her takvim yılı içinde kullanılan faturaların ayrı suçları oluşturduğu gözetilmeden ve hangi takvim yılından hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin yazılı şekilde tek mahkûmiyet hükmü kurulması, temel cezanın dayanağı olarak "213 sayılı VUK'nin 359/b" yerine "213 sayılı Kanun'un 359/b-2" maddesinin gösterilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 21.04.2021 tarihli 2017/9912 E. ve 2021/3920 K. Sayılı kararı;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 367. maddesinin birinci fıkrasında "Yaptıkları inceleme sırasında 359. maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi mecburidir." hükmünün bulunması, sanık hakkında 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarına ilişkin düzenlenen 16.03.2011 tarihli vergi suçu raporlarına istinaden Isparta Defterdarlık Gelir Müdürlüğünün 21.03.2011 tarihli mütalaası ile doğrudan doğruya suç duyurusunda bulunulduğunun anlaşılması karşısında; mütalaa tarihi itibarıyla rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasının zorunlu olduğu dikkate alınarak, 213 sayılı VUK'nin 367. maddesi gereğince usulüne uygun şekilde mütalaa verilip verilmeyeceği sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 04.06.2018 tarihli 2017/9450 E. ve 2018/5286 K. Sayılı kararı;
"Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın 2006,2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturalardan kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,
Faturaların zorunlu bilgileri içerdiğinin tespit edilmesi durumunda;
a) Faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
aa) Faturayı düzenleyen şirkete ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin; faturaları kullananlara ait yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi,
bb) Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,"
Yargıtay 11.Ceza Dairesi'nin 19.03.2019 tarihli 2016/11457 E. ve 2019/2853 K. Sayılı kararı;
"Sanıkların, söz konusu şirketle bir ilgilerinin bulunmadığını, suç konusu faturaları kendilerinin düzenlemediklerini, sahte fatura düzenlenmesi konusunda bilgilerinin bulunmadığını savunmaları nedeniyle, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarına ait sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturaların asıllarının, bu faturaları kullanan mükelleflerden veya bu mükelleflerin ve sanıkların bağlı bulunduğu vergi dairesinden sorulmak suretiyle, getirtilip dosya içine konulması,
Her takvim yılına ait faturaların ve şirketin kuruluş aşamasında sanıklar tarafından imzalanmış belgelerin sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, yazı ve imzaların kendilerine ait olmadığını söyledikleri takdirde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorularak, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanıkların bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
16/04/2009 tarihli yoklamada beyanları alınan ve mükellef şirketin çalışanları olduklarını beyan eden ... ve... isimli kişilerin tanık olarak dinlenmesi; kendilerinden sanıkları tanıyıp tanımadıklarının, çalıştıkları sürede iş yerinin faal olup olmadığının ve şirketin işleri ile kimin ilgilendiğinin sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,"
DİKKAT!
Web sitesindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Bersu KILIÇ KOPAN'a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitedeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.